12 Aralık 2008 Cuma

PELİN YILMAZ - HER KADIN BAŞKA TÜRLÜ ÖLÜYOR


Sevgili Pelin,

Çatı katında tanıdım seni. Yazılarımızın öznesi çatı katı, çıtırdayan şömine artık masallara eşlik edecek. Şehrin farklı noktalarına izlerini bırakacak masalın kahramanları.

Sen okuyorsun da ben dinliyormuşum hissine kapıldım kitabı elime alınca. Her bir öykü birbirinden güzel... Eskimeyen müthiş bir dilin var. Sıradışı kurgular, Pelin’in kendisine has dili, masalsı sesi, pembe panterler… Bu kitap Pelin’e ait özel bir hediye bana göre. Müthiş bir “sen” taşıyorsun içerisinde.

Yeni öykülere, yeni romanlara diyorum. Sözcüklerin damarlarından sızmaya devam etsin kardeşim.

Sevgilerimle.
Serapy.

1 Ekim 2008 Çarşamba

OKUDUKLARIM - EYLÜL 2008

Mutlu Ölmüm - Albert CAMUS
İle - Oruç ARUOBA
Duvar - Jen Paul SARTER
Kırmızı Pelerinli Kent - Aslı ERDOĞAN
Kadından Kentler- Murathan MUNGAN
Kara Çığlık - Hıfzı TOPUZ
Boyalı Kuş - Jerzy KOSINSKI

Serap YENİLMEZ
30.09.2008

20 Eylül 2008 Cumartesi

KADINDAN KENTLER - MURATHAN MUNGAN

Bu kitabı beğenmiyorum, başladım diye bitiriyorum. Yirmi gündür elimde sürünüyor. Kaç kitap okudum üzerine. Bu kadar abartılmasını reklama bağlıyorum. Öykülerin içerisinde hiçbir kahraman yaşar boyuta geçememiş. Kısacası karakterler yaratılamamış. Sıradan kadın kahramanlar... Etkisiz elemanlar...

Sadece, kitaptaki diğer öykülerin tüm kahramanlarının son öyküde Esenler Otogarı'nda toplanması fikri hoşuma gidiyor.

Bana özel bir burun kıvırma da sözkonusu bu yorumların içerisinde. Tek cinse ait hazırlanmış tüm çalışmalar bana itici geliyor.

Yazara yeni kitaba bol şans demekten başka bir şey gelmiyor elimden.

19.09.2008
Serap YENİLMEZ

14 Eylül 2008 Pazar

AĞUSTOS 2008 İÇERİSİNDE OKUDUKLARIM

Kayıp Hayaller Kitabı - Hasan Ali Toptaş
Gölgesizler - Hasan Ali Toptaş
Yunan ve Ortaçağ Felsefesi - Frank Thilly
Çağdaş Felsefe - Frank Thilly
Masumiyet Müzesi - Orhan Pamuk

Serap YENİLMEZ

KARA ÇIĞLIK - HIFZI TOPUZ

Hıfzı Topuz'un dilinden anlatılmış bu eserde Kongo'nun özgürlük savaşını soluksuz bir şekilde okudum. Tüylerim diken diken oldu. Yazara biriktirdikleri ve paylaştıkları için teşekkürler. Yaşananlar, yarım yüzyıl sonrasında hızı kesilmeden anlatılmış. Patrice Lumumba'nın mücadelesi tüm gerçekliği ile sunulmuş okura. Belgesel niteliğindeki bu romanı herkse tavsiye edebilirim.

14.09.2008
Serap YENİLMEZ

KIRMIZI PELERİNLİ KENT - ASLI ERDOĞAN

Her cümlesinin altını tek tek çizmek istedim. Müthiş bir anlatı... Seçilen konu, işlenişi... Kendine has "dil" iyle Aslı Erdoğan.
Güney Amerika'nın insanı yok eden vahşi doğası, yaşama şekli, yazarın kaleminde farklı bir anlam bulmuş. Kişi yeniden sorguluyor değişen hayatı. Yüzeyleşen ilişkiler ağının en hastalıklı hali anlatılanlar. İster istemez değişen yaşayışlarımızı, gelir geçer kendi ilişkilerimizi sorguluyorum, içimi korku kaplıyor, yavaş yavaş aynı yozlaşmaya doğru yol aldığımız düşünüyorum. Midem bulanıyor sözkonusu değişimden. Kabuğuma çekilip, yazmak istiyorum.
Tebrikler
Serap YENİLMEZ
15.09.2008

1 Eylül 2008 Pazartesi

MASUMİYET MÜZESİ'NE BİR İLK BAKIŞ

Bu hafta içerisinde çok önemli bir projem olmasına rağmen, haftasonunun büyük bir kısmını bu projeye ayırmayı planlarken Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi çıkınca elimde ne var yok bir kenara bırakıp, bu kitaba başlıyorum. İlk elli sayfada dizlerimi döve döve okuyorum kitabı. Aşkın en bencil kısımların anlatıldığı ilk elli sayfada biraz da burun kıvırıyorum aslında .

Sayın Pamuk farklı bir cümle yapısı kullanıyor bu eserinde. Cümleleri açık ve kısa. Bu da yazın diline farklı bir hava katıyor. Ancak kitap boyunca anlatı 1. tekilin hikaye etmesi şeklinde devam ettiği için zaman zaman diğer kahramanların kitap içerisinde kaybolduğu izlemine kapılıyorum.

Diğer tarafıyla da betimlemeler, tasvirler kitabı ister istemez klasik bir anlatı boyutuna taşıyor. O kuvvetli aşk öyle bir işleniyor ki kitapta aslında insan “yok canım“ demiyor da, “Bu kadar çok anlatılmasa bu roman daha lezzetli olur muydu?” diye geçiriyor içerisinden.

Yalnız romanın birkaç yerinde, hani başka okurlar da aynı tepkiyi vermiş midir bilmiyorum. Gözlerimden yaş gelene kadar gülüyorum. Romanın kahramanlarından hastalıklı aşık “Kemal Bey” artık sevgilisi Füsun’dan umudu kesip de orada burada otellerde kalmaya başlayınca çevresnin verdiği tepkilere katıla katıla gülüyorum. Kemal Bey’in artık bir tarikata üye olduğu, aklını yediği şeklindeki yorumlar güldürüyor beni. Bu tarafıyla da sanki bir komedi filmi izlermiş gibi okuyorum romanı.

Eğleniyorum kitabı okurken.

Serap YENİLMEZ
31.08.2008

15 Temmuz 2008 Salı

GÖLGESİZLER – HASAN ALİ TOPTAŞ

Hasan Ali Toptaş'ın eserlerinde yeniden doğmuş gibi oluyorum. Yeniden bakıyorum hayata, varlığımı yeniden değerlendiriyorum... Nasıl bir yetidir bu? Her kitabında ağzım bir karış açık kalıyor.

Gölgesizler Hasan Ali Toptaş’ı Hasan Ali Toptaş yapan ilk eseri belki de. Çok etkileniyorum Her yeni sözcükte gölgem eriyor, güneşte kavrulup kalıyorum.

Alman ‘Feankfurter Aallgemine Zeitung’ gazetesi “Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile, Türkçe öğrenmeye değer,” diyor. O zaman biz neyi bekliyoruz? Taze edebiyatçılar Sayın Toptaş’ı mutlaka izlemelidir.

Gölgesizler’i bitirince aynen şöyle geçiriyorum içimden “ ‘Gölgesiz Kaldım’ nasıl güzzel bir roman ismi olurdu." Her yere göndermeli.

Yazar ‘anları’ çok güzel anlatıyor. El, kol, bacak hareketleri tek başına insanlaşıyor, asırlık masallara dönüşüyor Toptaş’ın sözcüklerinde. Kayıplardan türeyen bambaşka öykülerde, kişiler yeni bir hamur halinde çıkıyor karşımıza.

Eğer “Kim gibi bir yazar olmak istersizniz?” derlerse, kuşkusuz tek cevabım var. Hasan Ali Toptaş’ın abartısız yaşantısı, inanılmaz başarısı beni çok etkiliyor.

Totpaş çoklu sahneler yaratma konusunda usta kalem. 3.tekil’in ağzından eserine tam bir tanrı mesafesinde dururken, aynı 3. tekil bir anda olayın kahramanı oluveriyor. Geçişler tek kelimeyle ‘muhteşem’.

Şehir’den, uzak bir mesafeden başka bir dünya yaratıyor yazar. Köy bulamacını anlatıyor oturduğu yerden. Kahramanları, siz-biz gibi soluyan, sıkıntları olan, sade ama sözcüklerle taçlandırılmış doğa üstü, büyülü yaratıklar. Her kahraman sözcüklerle çoğalıp çoğalıp, kahraman bir ordu edasıyla hareket ediyor tümcelerin arasında. Yazar efsunlu kahramanlarına hem içeriden hem dışarıdan bakıyor.

Tebrikler sayın Toptaş. Siz, Türk edebiyatı için “Bulunmaz Hint Kumaşı” olmalısınız.

Serap Yenilmez
13.07.2007

10 Nisan 2008 Perşembe

ŞAFAK PALA - SIZI

Sevgili Şafak,

Kitabın beni çok etkiledi. Sayfaları çevirdikçe ağır ağır, huzur veren sesinle yeniden dinler gibi oldum öykülerini. Ne kadar uzun zaman olmuş karşılıklı oturup sohbet etmeyeli.

Bir araya geldiğimizde edebiyata yönelik o heyecan hep mutlandırırdı beni. O günlerde neler olduğunu döküyorduk masaya. Virgül şunu demiş. Varlık’ın son sayısını gördünümüz mü? En son çıkanlar. Hoş günlerdi, hep güzelliklerle andığım...

En son nerede toplanmıştık. Anadolu Arabaları Müzesi, Şario Kafe’de... Ya da benim en son katıldığım toplantı o olmalıydı.

Kitaba dönmeliyim tekrar. Sızı’ya... Daha önce senin sesinden dinlediğim öykülerle kitabın içerisinde yeniden karşılaşmak ilginç çağrışımlar yarattı bende. En güzeli ne biliyor musun? İlk kez bir kitap için düşüncelerimi bir mektup havasında yazıyorum. O kadar tanıdık, o kadar yakın, o kadar içten ki anlattıkların...

Ellerine, yüreğine, kurguna, kalemine, dil’ine sağlık...

Hatta “Düşle” öyküsü içerisinde, doğum iznine bir gün kala işten çıkartılan kadın örneğini okuyunca “İşte Bursa’nın kendine has, kendine kapanık hayatına en güzel örnek.” dedim kendi bakışımla.

Herkes birbirine bağıra bağıra yaşıyor burada, tüküre tüküre,. Herkes birbirinin akrabası, tanıdığı aynı zamanda herkes biribirinin başdüşmanı bu şehirde.

O öyküdeki kadının bundan tam beş yıl önce , bir 18 Şubat günü başına gelenleri düşürdün aklıma. Karnı burnunda bir kadınla akşama kadar çalışmıştık makina başında, sonra eve gidişim, telefon, aldığım haber, bir daha eşine benzerine ratlamayacağım bir bütünlükle herkesin buna karşı koyuşu, arkasından işi bırakıp başka yerlere giden kırka yakın kişi....

Ellerine sağlık, kitabın her yönüyle beni son beş yıla götürdü. Çatı katı, dokuz kadın, temel taşlar, hamile kadın...

Yazmaya mutlu, güzel, edebi günlerde devam edebilmen dileğiyle...

Kalemin hiç susmasın kardeşim.

Sevgilerimle
Serapy.

28 Mart 2008 Cuma

SIZI - ŞAFAK PALA (MART 2008)




Sevgili arkadaşım Şafak'ı kutluyor. Nice yeni kitaplara diyorum. En kısa sürede kitabını okuyacağım. O zaman kitaba dair şeyler de yazmayı istiyorum.


Sevgilerimle

Serapy.